Mutfak ve Kiç: KItschen Güncel Sanat İnisiyatifi
2010 yılında Ankara’da, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin atölyeleri, koridorları ve oda sohbetleri arasında mayalanan bir kolektif doğdu: Kitschen Güncel Sanat İnisiyatifi. Bu oluşum, aynı üniversitede görev yapan üç sanatçının; Fırat Engin (Heykel Bölümü), Ekin Kılıç Ezer ve Elif Varol Ergen (her ikisi de Grafik Bölümü) ortak bir arayıştan, aynı zamanda kişisel farklılıklarının sunduğu zenginlikten beslendi.
Kitschen ismi, “kitchen” (mutfak) ve “kitsch” (kiç) sözcüklerinin bilinçli bir bileşimiyle oluşturulmuş, ironik ve eleştirel bir göndermeyle kuruldu. Mutfak, üretimin gündelik, samimi ve deneysel mekânı olarak kolektifin yapısını temsil ederken; kiç ise sanat dünyasının hiyerarşilerine, değer yargılarına ve estetik normlarına yönelik bir müdahale aracına dönüştü. Bu ikili metafor, inisiyatifin manifestosunda da yankı bulan bir duruşu ortaya koyuyordu: akademik geleneklerin dışına taşmak, kuramsal çerçevelerin katılığını esnetmek ve çağdaş sanata çok sesli, özgür, oyunbaz bir alan açmak.
2009-2010 yılları, Ankara sanat ortamı için dönüşüm ihtiyacının hissedilir hâle geldiği bir dönemdi. Galeri temelli yapıların sınırlılığı, sanat üretiminin kurumsal denetim altına alınması ve ifade biçimlerinin tekilleşmesi, bu üç sanatçıyı ortak bir üretim zemini kurmaya itti. Kitschen’in ortaya çıkışı, bu bağlamda yalnızca bir kolektifin kuruluşu değil, aynı zamanda bir boşluğa verilen yaratıcı bir yanıttı.
Fırat Engin, Ekin Kılıç Ezer ve Elif Varol Ergen
Kitschen’in ilk sergisi "Kapalıyız" 2010’da, alışıldık sergi formatlarını ters yüz eden bir ironiyle izleyiciyle buluştu. İkinci sergi "Whatever, I Am Not an Artist!" 2012’de sanatçılık kimliğinin altını oyan, hatta onu alaya alan yapısıyla dikkat çekti. Üçüncü sergi "Müphem, Sarhoş, Köpek" ise 2014’te kitsch estetiği, belirsizlik ve taşkınlık gibi kavramlar üzerinden bir görsel şiirsellik arayışına girişti. Her üç sergi de inisiyatifin özgürlükçü ve anti-akademik tutumunu pekiştirdi; kuralların dışına çıkmayı, hatta kurallarla oyun oynamayı bir ifade biçimi olarak benimsedi.
Kitschen’in oluşumunda belirleyici olan bir diğer unsur, üç kurucu üyenin birbirinden oldukça farklı sanatsal yaklaşımlar, üretim yöntemleri ve düşünsel arka planlara sahip olmasıydı. Fırat Engin’in heykel ve yerleştirme temelli politik anlatıları, Ekin Kılıç Ezer’in grafik temelli eleştirel kurguları ve Elif Varol Ergen’in disiplinlerarası deneysel, çağdaş illüstratif arayışları bir araya gelerek kolektife zengin bir ifade çeşitliliği kazandırdı. Bu çeşitlilik, yalnızca teknik veya biçimsel düzeyde değil, aynı zamanda düşünsel ve duygusal düzeyde de kendini hissettirdi.
Fırat Engin 2016’da Hacettepe’den istifa ederek farklı bir akademik ve sanatsal yönelime girdi. Ekin Kılıç Ezer, 2013’te Bilkent Üniversitesi Grafik Bölümü’ne geçti. Elif Varol Ergen ise hâlen Hacettepe’de öğretim üyesi olarak görevine devam ediyor. Ancak bu mekânsal ve kurumsal ayrışmalar, Kitschen’in kurucu ruhunu zayıflatmadı. Tersine, bu dağınıklık kolektifin yapısal esnekliğiyle örtüştü. Kitschen, başlangıçtan bu yana sabit bir yapıya değil; yer yer buharlaşan, sonra tekrar kristalleşen, dönüştükçe güçlenen bir düşünsel zemine yaslandı.
Bugün Kitschen, yalnızca geçmişte yaptığı sergilerle değil; ortaya koyduğu düşünce biçimiyle, alternatif bir sanat üretim ve paylaşım modeli olarak varlığını sürdürüyor. Kurumsal normlara, tekil anlatılara ve sanatın sterilleşmiş estetik diline karşı açılmış kolektif bir mutfak: biraz dağınık, oldukça doğaçlama, yer yer abartılı ama her zaman samimi ve özgür.